10 Kasım 2011 Perşembe

YABANCI...



susturulmuş gece karanlığı
sus pus olmus sabahın aydınlıgı
Ayazda kalmış güneş 
ilerliyor kurşunu …
parlayacak birazdan
patlayacak gün ortası
masmavi bir gökyüzünün gözlerinde
Susmayacak....
mevsimden mevsime,
hep koşacak;
yine coşacak.
Ve adımlar karanlıgın yanından
Yavas yavas ilerleyen
  Ay Aydınlığına
Ve bayramlar tüm günün renginde
neşeyle
Bugün olmasa
şafakla mutlaka
Doğacak güneşten parça avurtlarında.





Bir kahpeliğin içindemi saklı sevgi?
Kedi gibi Nankörlüğün göstergesimi
Ne söyledi
Nede güzel söz etti
Geldi
Gülümsedi
ve gitti
işte ! Buydu tüm hüneri
Bendeki Aşk olmasa
onunda Görülmez heybeti.

Düz camların içindeki Yassı odalarda, kırıkdökük birkaç mobilya
ve
ışıgın en son ulaşığıi köşede
Nemli; çürümüş duvara yaslı döşşek üzerinde
ıslak elbisesinin içinde
Kaskaıi ve kırış kırış yüzüyle






Damaklarına büzülmüş dudaklarını ıslatabıliyor diliyle
Sanki;
Hayatta değil gibi, içindeki nefesi dışarı üflese
Son canı !
Kanını terkedecek misali
Elimi dokunsam
irkilmeyecek türden hareketsiz
iliklenemeyen ceketine sarılmıs kolları
kaburga kemiklerine yaslıyor
kamburunu
Her iki eli
Düğmenin iligini Arar gibi...
öte dünyadan gelmis zebani misali iri ve titremekli
Sanki:
Alacaklı gibi yapışmış yakasına
Ne istediğini bilmez Nerwöz...
Bütün Hayat!
Dişarida kalmiş okuduklarında
Eğilip kulağına fisıldasan
Ağlamaklı olmayan tüm ses tonları
Yabancı...




Anladınmı Hancı?
Anladınmı Köşede kıvıilmış uyuyanı?
O sadece bir yabanci
Yabanci.

17 Haziran 11

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siir,Roman;öykü